kötü kötü yemek

kötü kötü yemek
kötü koyunlar gibi hapşırma; az az yemek

Beypazari ağzindan sözcükler. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayvayı yemek — argo kötü duruma düşmek, işi bozulmak Ortak bir kaderimiz var biz kadınların, sonunda ayvayı yiyen biz oluyoruz. A. Kulin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • damga yemek — (bir kimse) biri kötü bir yargıya veya nitelenmeye uğramak Şiirlerini bir araya toplayan bir kitap yüzünden kızıl bir damga yemiş. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • darbe yemek — 1) gücü sarsılmak Seniha nın kaçışı üzerine en müthiş darbeyi yiyen kalp, Celis in kalbi oldu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) kötü, olumsuz bir duruma maruz kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ekmek — 1. i, er 1) Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek 2) Toprağı ekip biçmek için kullanmak Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. M. Ş. Esendal 3) e Serpmek Yemeğe biber ekmek. 4) mec. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — sf., çı, cı 1) Yemek yemesi gereken, tok karşıtı Aç ne yemez, tok ne demez. Divanü Lügati t Türk 2) is. Yiyecek bulamayan kimse Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım. Y. K. Karaosmanoğlu 3) mec. Gözü doymaz, haris Ne aç adam. 4)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bozmak — i, ar 1) Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. 2) Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir. A. Ş.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • darbe — is., Ar. ḍarbe 1) Vuruş, çarpış Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti. O. C. Kaygılı 2) Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harcamak — i 1) Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek İki maaşımı hastalığına harcadığım talebe, sonbaharla beraber ölmüştü. S. F. Abasıyanık 2) Bir şey yapmak için kullanmak, tüketmek Bu yemek için bir saatimi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”